Gülşah'ın Aynası

20 Şubat 2016 Cumartesi

TERÖR BURNUMUZUN DİBİNDE...

gulsahinaynasi.blogspot.com

Önce instagram hesabımda küçük bir paylaşım yaptım, kesmedi. Uzun uzun yazasım var, uzun uzun yazıp kendi iç hesaplaşmamı tamamlayıp bu konuyu burada bitiresim var.

Ankara'da yaşanan bombalı saldırıda 28 şehit verdik, en son 61 yaralı vardı. Detayları haber yapmak hemen yasaklandı, fotoğraf ve video paylaşmak da... Yine de youtube'da, o sıra da yavaşlatılan twitter ve facebook'da yanan otobüsün görüntülerine ulaşmak çok kolaydı. Hatta o günlerde bir iş seyahati için İstanbul'da bulunan kardeşime -turistleri hedef alan Dikilitaş'taki intihar bombacısı eyleminden sonra- aman dikkat et, uyanık ol, kalabalıklara karışma derken, burnumun dibinde böylesi bir bombalı saldırı aklımı uzun süreli felç etti. Başka birşey düşünemez oldum.

Unutamıyorum, atlatamıyorum, gülüp eğlenemiyorum, normalleşip hayatıma kaldığım yerden devam edemiyorum günlerdir.

Birçok arkadaşımdan o saatlerde oradan geçiyor olabileceklerini ama o güne özel, bir işleri çıktığını, erkenden eve vardıklarını, yollarını uzattıklarını ya da değiştirdiklerini duydum. Hatta biri aracıyla oradan geçerken bomba patlamasının oluşturduğu basınçla arabasının önü havalanıp yere indiğini söyledi. İnsanı eceli korurmuş, yazılmış bir ecel var o vakte kadar korksan da ölmek yok.

Konuyu ne kadar okudunuz, ne kadar haberlerde izlemeye dayanabildiniz bilmem ama saldırı silahlı kuvvetlerin servis araçlarına yapıldı. Mesaisini bitirmiş, evine dönmek isteyen insanlarımıza... Hatta dediklerine göre kreşten çocuğunu almış, çocuğuyla beraber servisi kullanan anne babalar da olabilirdi. Açıklamalar hala kesin değil, ama bildiğimiz kadarıyla şehitlerin içinde çocuk yok.

Eylemin yapıldığı nokta öyle bir konumdaki, her ne kadar silahlı kuvvetler personeline saldırı için en kolay yer gibi görünse de sivil halkın da sıklıkla kullandığı ve mesai çıkış saatlerinde araçların zor ilerlediği, trafiğin de tıkandığı bir nokta aslında.

Ben sivil bir şehidimizi tanıyordum. Ailesi kendisinin adının ve resimlerinin paylaşılmasını hoş karşılamıyormuş, o yüzden ismini de anmayacağım burada. Garibanlardan bir gariban işte... Benim komşumdu Ankara Eryaman'da oturduğum zamanlarda, bir kaç kez ayaküstü konuşmuştuk. Erzurumluydu, kurban diye hitap ederdi sevdikleriyle konuşurken... Kurban olurum sana manasına... Bir erkek evladı vardı. Yurt dışında okuyordu. Evladının babasından ayrıydı. Oğlunu tek başına büyütmüş analardandı. Çok candan bir insandı. Konuşurken gözlerini kısarak uzaklara bakardı.Yüzü, gözleri gözümün önünden gitmiyor. Ölümü beni derinden sarstı.

Gariban hayatı, al bayrağa sarılı tabutta devlet töreniyle defnedilerek sonlandı. Hayatı boyu yaşamadığı ihtişamı cenazesinde buldu.

19  Şubat 2016 Cuma günü Kocatepe Cami'sinde kılınan onbinlerin katıldığı cenaze töreninde ben de vardım. Diğer şehitlerimizle birlikte Cebeci Asri Mezarlığına defnedildi. Defin işleminde de mezarlıktaydım. İçimde ona karşı inanılmaz güçlü bir bağ hissettim, mezarlığa kadar onu takip ettim. Eskiden oturduğumuz evde kapı komşumuzu kaybetmiştik bir trafik kazasında, üzülmüştüm ama bu kadar yanmamıştı içim. Takdir-i ilahi demek bir trafik kazasında bir terör olayından daha kolaydı demek. Ölümüne, gidişine, garipliğine ve son konuştuğumuzda aklında olan tüm dünya dertlerine acıdım.

Neler planlıyor neler düşünüyordu bir bilseniz, hangimiz planlarla hayallerle yaşarken ya ölürsek diyebiliyoruz... Neyse ki yetiştirdiği, kendi ayakları üzerinde durabilecek yaşta bir oğlu vardı. Cenaze töreninde gördüğüm şehit astsubayın eşi, küçük kızı ve oğlu çok daha iç dağlayıcı bir haldeydi. Babalarını yitirmişlerdi, şimdi ne yapacaklardı... 

Bir gariban şehit oldu, sevdiklerine kurban diye hitap ederdi, bizler için kurban oldu... Vatandaş haliyle ölse böyle güzel olmazdı uğurlanışı, böyle güzel olmazdı belki de cennette vaad edilen yeri... Biz hangi sona doğru yaşıyoruz, nasıl öleceğiz? Aklımda deli sorular, neyle meşgulüz şimdi... Sahi ne için yaşıyorduk biz bu hayatı?


Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...